Depremden etkilenen, 14 milyonun üzerinde insanımızın yaşadığı 11 ilimizin tarımsal üretimi hem bu bölge hem de Türkiye için çok büyük bir öneme sahip. Bu 11 ilin 5’i (Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis) Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) sınırları içinde. Yani tarımsal üretimin yüksek olduğu yerler. Deprem bölgesindeki tarımsal arazi miktarıysa 2.6 milyon hektar. Bölge hayvancılık açısından da son derece önemli bir konuma sahip. Deprem öncesi rakamlara göre bu illerde 2 milyon 160 bin büyükbaş, 9 milyon 600 bin küçükbaş hayvan vardı. Türkiye’de küçükbaş hayvanın yüzde 16.5’i, büyükbaş hayvanın da yüzde 12’si bölgede yaşıyordu. Bütün tarımsal yüküyse sisteme kayıtlı olan 300 bin çiftçi yapıyordu. Şimdi her şey altüst olmuş durumda.
Yavrulama zamanı
Deprem illerindeki tarımsal üretimin acilen ele alınması gerektiğinin altını çizen Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Hasan Murat Kapıkıran “Birçok hayvan enkaz altında kaldı, yaralı, hasta olanlar var… Enkaz altında çürümeye başladığı için tehdit oluşturan var. Üstelik tam yavrulama zamanı… Kırsalda kar var ve havalar soğuk. Yavrular dayanamaz. İş makineleri, alet-edavat, traktörler göçük altında. Kimi yerlerde tarımsal makineleri kullanacak insan, kimi yerde makine kalmadı. Gübre satan bayiler yıkıldı. Acil önlem alınması gereken gıda güvencesi konusunun, bölgenin potansiyeli göz önüne alındığında ülke genelinde ciddi etkileri olması kaçınılmaz” diyor.
Depremden kurtulmayı başaran çiftçilerin iş planı yapacak durumda olmadığının altını çizen Kapıkıran, yetkililerin öncelikle deprem sonrası kırsalın yaşadığı yıkımı net olarak tespit ederek acilen her aşamada buraya destek vermesi gerektiğinin altını çiziyor. Bunun için borçların silinip ertelenmesinden iş makineleri ve yapı desteğine kadar birçok konuda aynı anda harekete geçilmesi gerektiğini vurguluyor. Kapıkıran, geç kalınırsa tereddütte olan çiftçinin üretimden vazgeçmesine neden olunabileceğini söylüyor.
class=”medyanet-inline-adv”>
‘Bölge üreticisi tercih edilmeli’
Lemiye Şahin, Üretici ve Samandağ Kadın Kooperatifi Kurucusu, Slow Food Üyesi
class=”medyanet-inline-adv”>
Bir yanda elindeki ürünü ne yapacağını bilemeyen, diğer yanda nasıl ekim yapacağını bilemeyen birçok üretici var bölgede. Biz Hatay-Samandağ’da, üreticilerin ürünlerinin bölgedeki ihtiyaçların karşılanmasında öncelikli olması için bir organizasyon kurma çabasındayız. Hatay yılın 12 ayı üretim yapılan bir yer. Üreticilerin bu işi devam ettirmesi için desteğe, dayanışmaya ihtiyacı var. Bölgede kargo sistemi çalışmadığı için satın alım yaparak destek olmak isteyenlere tek tek ürün gönderilemiyor. Toplu alımlar yapılabilmesi önemli, bunun için uğraşıyoruz.
‘Biyolojik çeşitlilik korunmalı’
Dicle Tuba Kılıç, Doğa Derneği Başkanı
Deprem bölgesinde 37 Önemli Doğa Alanı bulunuyor. Bunların büyük bir kısmı meralar ve tarım alanlarını içeriyor. Buradaki tarımsal üretimler biyolojik çeşitlilikle doğrudan ilişkili. Dolayısıyla tarımsal üretimlerin biyolojik çeşitliliği destekleyecek şekilde devam etmesi lazım. Örneğin, mera hayvancılığının buradaki yırtıcı kuşları, yabani memeli hayvanları ve endemik bitkileri gözeterek sürdürülmesi gerek. Geleneksel ve zehirsiz tarım uygulamaları pek çok canlı türünü besliyor. Bu uygulamaların sona ermesi ya da endüstriyel tarıma dönüşmesi bu türler için olumsuz bir durum.
class=”medyanet-inline-adv”>
ALINTI KAYNAK: https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-pazar/tarla-var-ciftci-yok-ciftci-var-traktor-yok-42228873