Bugünün işini yarına bırakanlar dikkat! Bu huyunuz bir hastalık belirtisi olabilir.
JAMA Network Open’da geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir araştırmada, alışkanlık haline gelmiş erteleme davranışının depresyon, anksiyete, şiddetli ağrı ve düşük uyku kalitesinin yanı sıra fiziksel hareketsizlik gibi daha derin sağlık sorunlarının bir işareti olduğu belirtildi.
İsveç Uppsala Üniversitesi’nden araştırmacıların da aralarında bulunduğu ekip, Stockholm ve çevresindeki 8 üniversiteden 3 bin 525 öğrenciyi çalışmaya dahil etti. 2019-2021 arasında yürütülen çalışmada, katılımcılardan yaklaşık bir buçuk yıl boyunca her üç ayda bir, bir anket doldurmaları istendi.
Çalışmaya katılan öğrencilerden, kendi bildirdikleri erteleme davranışlarını, 1 ile 5 arasında derecelendirilen Likert ölçeğini kullanarak değerlendirmeleri istendi. Ardından sayılar toplanarak 5 ile 25 arasında değişen bir toplam erteleme puanı elde edildi.
class=”medyanet-inline-adv”>
Elde edilen bu veriler 9 ay sonra katılımcıların yaşadığı sağlık sorunlarıyla kıyaslandı. Bu sorunlar arasında depresyon, anksiyete ve stres gibi ruh sağlığı semptomlarının yanı sıra şiddetli ağrılar da yer aldı.
Katılımcıların bildirdiği sağlık sorunları arasında düşük uyku kalitesi, fiziksel hareketsizlik, sigara, zararlı madde kullanımı ve kahvaltı atlama gibi sağlıksız yaşam tarzı davranışları da gözlemlendi.
Uzmanlar daha yüksek erteleme puanının önemli ölçüde daha yüksek depresyon, anksiyete ve stres belirtileriyle ilişkili olduğu sonucuna vardı.
Daha çok ertelediklerini söyleyen katılımcılar, omuzlarında veya kollarında şiddetli ağrılar olduğunu, daha çok yalnızlık ve maddi sıkıntı çektiklerini, uyku kalitelerinin daha kötü olduğunu bildirdi. Araştırmacılar; yaş, cinsiyet, önceki fiziksel/psikiyatrik durum ve ebeveynlerin eğitim düzeyi gibi diğer faktörler dikkate alındıktan sonra bile bu bağlantının devam ettiğini ifade etti. Yapılan bu çalışmada verilerin Covid-19 pandemisi sırasında toplanmasının diğer zaman dilimleri için genelleme yapmayı zorlaştırabileceğinin altını çizen araştırmacılar, erteleme alışkanlığının üniversite öğrencileri arasında yaygın olduğunu, bu bulguların, öğrencilerin sağlığına dair anlayışın gelişmesinde önemli olduğunu söyledi.
• Peki erteleme davranışı psikolojik bir rahatsızlık mı?
• Bu davranışı ne zaman ciddiye almalıyız?
• Erteleme huyu olanlar sadece tembel kişiler mi?
• Ertelemek bizi nasıl hasta ediyor?
BİR SORUDAN FAZLASI serimizde hem sonuçlarının farkında olarak ya da olmayarak sürekli bir şeyleri erteleyen kişilerle konuştuk hem de Uzman Psikolog Ceylan Şekerci’den erteleme hastalığı hakkında çok değerli bilgiler aldık.
class=”medyanet-inline-adv”>
‘BİRİKTİ BİRİKTİ, ERTELEDİKÇE DEV OLDU
Serpil T. (42)
Ben biraz tembel ruhluyum. Bir işe başlamam, başlayınca bitirmem günler, haftalar, hatta aylar sürüyor. Hem işim hem de özel hayatımla ilgili her şeyi erteleme hastalığım var. Yapacaklarımı erteleyebildiğim kadar erteliyorum ve son gün kan ter içinde yetiştirmeye çalışıyorum. Her seferinde “Bir daha asla son güne bırakmayacağım” diyorum ama tabii ki mutlaka yine son güne kalıyor.
Sosyal yaşantımla ilgili şeyleri, kişisel işlerimi daha uzun süre askıya alabiliyorum. En çok sıkıntı yaşadığım konu ise vergi ve banka ödemeleri, arabanın muayenesi, servisi, bakımı gibi sevmediğim işler. Bu işlerle önceden eski eşim ilgilenirdi, boşandıktan sonra bana kaldığı için bir türlü alışamadım. Araba vergisi bitiyor emlak vergisi başlıyor, arabanın kaskosu yatıyor, servisi, muayenesi geliyor. Ben de bu işleri sevemediğim için sürekli erteliyorum. Bir de evde tadilat gerektiren sıkıntılar oluyor, onu da mümkün olduğunca ertelemeye çalışıyorum.
class=”medyanet-inline-adv”>
Mesela arabayı muayeneye götürmeyi erteleye erteleye 6 ay muayenesiz araca bindim, şansıma bir kere bile polis çevirmedi. Uzun yola gitmediğim için arabayı servise götürme ihtiyacı da duymadım. Ama en sonunda bu erteleme huyum bana öyle bir masrafa mal oldu ki artık ne gerekirse saniyesinde yapmaya yemin ettim.
Hani aksilikler gelince hepsi birden gelir ya tam o cinsten…
Geçtiğimiz hafta bir sabah evde su sesi ile uyandım. Meğer sıcak su borusu patlamış. Koşa koşa gidip vanayı kapattım ama ev perişan olmuştu. Bina görevlisini çağırdım, ‘Abla, 3 aydır bunu söylüyoruz, ‘Borular çok eski, değiştirilmesi gerekiyor’ diye yazı göndermiştik” dedi. Kim bilir ne zaman gönderildi, ben o kâğıdı okudum mu hatırlamıyorum bile. Neyse usta çağırdım, epey bir masraf çıkardı. Aslında ev sigortasından masrafları talep edebilirdim ama evin sigortasını da yenilemediğim için böyle bir şansım olmadı.
class=”medyanet-inline-adv”>
Birkaç gün sonra çocuğu okuldan almaya giderken ana yolda arabam bozuldu. Arabanın kaskosunun süresi de dolmuştu veyenilemediğim için çekici çağırmak zorunda kaldım. “Ufak bir sorundur” diye düşünmüştüm ama arabanın birçok yerinde arıza çıktı, motor da dahil olmak üzere çok büyük hasar vardı. Usta servis kağıdını sorduğunda kafamı yerden kaldıramadım. Erteleye erteleye tam 3 yıldır arabayı bakıma götürmemiştim. Motor yağı bitmiş, motor yanmış, ben arabadayken bile patlayabilirmiş, ucuz atlatmışız. Arabanın masrafı evinkinin üç katına çıktı.
Bu oldukça yüklü meblağları görünce kendime çeki düzen vermeye karar verdim. Erteleme hastalığım yüzünden bir haftada ödediğim para tokat gibi yüzüme çarptı. İnşallah ben bu yaşadıklarımı unutmam ve bu erteleme huyumdan bir an önce vazgeçerim.
class=”medyanet-inline-adv”>
‘HA BUGÜN HA YARIN DERKEN SEVDİĞİMİ BAŞKASINA KAPTIRDIM’
Melih C. (33)
Ben önceden çok farkında değildim ama sürekli bir şeyleri erteleme huyum olduğunu hem ailem hem de arkadaşlarım sürekli kafama kakıyordu. Zamanla ben de farkına vardım ama bu huyuma bir türlü engel olamıyordum. Bu ertelemeler belki önemsiz ve basit konulardı ama en son yaşadığım olay beni mahvetti.
4 yıldır güzel bir ilişkim vardı, her şey rayına oturmuştu, sorunsuz devam ediyordu. İlişkimiz ilerledikçe kız arkadaşım evlilik teklifi beklemeye başladı. Hatta bunu dile bile getirdi bile. Ben de “Nasıl olsa her şey yolunda, kaçmıyoruz ya…” diyerek biraz ağırdan aldım, evlilik mevzuunu sürekli erteledim. Ailem de hep baskı yapıyordu ama bir türlü hazır hissetmiyordum kendimi.
Bir gün hiç beklemediğim bir şekilde sevgilim bana ayrılmak istediğini, her şeyi ertelediğimi, savsakladığımı, böyle bir insanla evlense de sorun yaşayacağını, yol yakınken ayrılmanın en doğrusu olduğunu söyledi. Ben “Hayır, tamam, hemen evlenelim, hızlandırıyorum” desem de o kararını çoktan vermişti bile. Arkasına dönmeden çekti gitti.
Birkaç ay sonra hayatında başka biri olduğunu duydum, ikinci bir şok yaşadım. Nasıl bu kadar çabuk olabilirdi ki… Ben ne kadar yavaşsam o da o kadar hızlıymış demek…
‘EN ÇOK SAĞLIK SORUNLARIMI ERTELİYORUM’
Selin M. (46)
Ben özellikle sağlıkla ilgili konularda sürekli erteleme hatta mümkünse kaçma eğilimdeyim. Bu yüzden hamile kalana kadar neredeyse doktor yüzü görmedim. Ama hamilelik sürecim yüksek tansiyon sebebiyle hep kontrol altında geçti. Bu tansiyon sorununun erken doğuma sebep olabileceğini asla tahmin etmiyordum ama henüz hamileliğimin 35’inci haftasına yeni girmiştim ki şiddetli bir baş ağrısı ve sonrasında istifra ortaya çıktı. Doktorumu aradığımda beni vakit kaybetmeden hastaneye çağırdı. Meğer tansiyonum gebelik sınırının çok üzerine çıkmış.
O gece hastanede yatış verildi ve takibe alındım. Tansiyonum düşmüyordu. Doktorum durumun benim için ve bebeğim için riskli olacağına karar verdi ve acil sezaryene alındım. Erken doğum sebebiyle bebeğimin kuvözde kalma riski vardı fakat gelişimi çok iyi olduğu için normal zamanda doğmuşçasına sağlıklıydı. Doğum sonrasındaki yıllarda da özellikle stresli olduğum dönemlerde tansiyonumun yükselme durumu hep devam etti fakat ben pek önemsemedim. Aslında doktorum bu konuda bir uzmana görünmem gerektiğini ısrarla söylemişti, dinlemedim. Ta ki tansiyonum 23’lere çıkana kadar…
Konuyla ilgili olanlar iyi bilir ki 23 tansiyon olağanüstü bir durumdur. Ben genelde mecburen doktora gitmem gerekiyorsa randevu tarihi yaklaşırken mutlaka kendime başka bir iş çıkarırım ve o günkü randevuyu ertelemeye çalışırım. Bu sefer eşim çok sert bir şekilde müdahale etti ve beni zorla doktora götürdü. En son kardiyoloğa gittiğimde haklı olarak işitmediğim azar kalmadı. Bir sürü tetkik yapıldı ve damarlarımda daralma olduğu ortaya çıktı. Şimdi anjiyo olacağım.
Doktor “Erken gelseydin, sürekli kontrollerini olsaydın buna gerek kalmayacaktı” dediğinde, elimde olmadan sağlık ile ilgili problemleri sürekli ertelediğimi hatta görmezden geldiğimi söyledim. Doktorum da bana “Bu da bir hastalık bunun için de bir uzmana görünmelisin” dedi. O güne kadar bunun bir hastalık olduğunu bilmiyordum ama meğer bende yıllardır bir de bu hastalık varmış. Bir uzmana göründüm mü? Hayır, henüz değil ama en azından bunun bir rahatsızlık olduğunun farkına vardım. Yavaş yavaş bu konuda kendimi değiştirmeye çalışıyorum.
* * * * *
Uzmanlar erteleme hastalığını, kişinin yetiştirmesi gereken işleri ertelemesi ya da yapmaktan kaçınması olarak tanımlıyor. Bahane üretme, savunma, mantığa bürüme gibi çeşitli savunma mekanizmalarını kullanarak yapması gereken işleri sürekli erteleyen, ağırdan alan ve bir türlü tamamlayan kişilerde erteleme hastalığından söz edilebiliyor.
Uzman Psikolog Ceylan Şekerci, diyete başlama zamanının pazartesiye, pazartesiden bayram sonrasına, bayram sonrasından ilkbahara ertelenmesi ve bu döngünün devam etmesi ya da bir öğrencinin son dakikaya kadar ödevinin başına oturamaması ya da sınava çalışmaması gibi örneklerin erteleme hastalığının izlerini taşıdığını ifade etti.
Erteleme hastalığının günlük işlerin aksatılması gibi basit bir çerçevede değerlendirilemeyeceğini, kişinin psikolojik, sosyal, fizyolojik durumunu da olumsuz etkilediğini belirten Şekerci, bu kişilerin yapmaları gereken işleri sürekli erteleme eğiliminde olduklarından dolayı zaman ilerledikçe kaygı, öfke ve stres düzeylerinin de arttığını sözlerine ekledi.
Şekerci, duygu durumdaki bu değişikliklerin fiziksel bir takım rahatsızlıklara yol açabileceğini, kişinin sosyal ortamlarda başarısız, yetersiz, öz güvensiz hissetmesine neden olabileceğini, her yaştan ve cinsiyetten bireyde görülebileceğini belirtti.
SADECE TEMBEL VE ÜŞENGEÇLERİN HASTALIĞI MI?
Şekerci “Genel olarak bakıldığında üşengeç, zaman yönetimi verimsiz, yapacağı işle ilgili yeterli bilgi ve donanıma sahip olmayan, öz güveni düşük kişilerin erteleme hastalığına daha yatkın olduğunu söyleyebiliriz” dedi ve bu kişilerde gözlemlenen diğer özellikleri şöyle sıraladı:
“Mükemmeliyetçi karakter yapısı, başarısız olmaktan korkma, kendine gereğinden yüksek hedefler koyma, sosyal onay beklentisi bu kişilerin birçoğunda görülür.”
Diğer yandan erteleme hastalığının dürtüsel hareket eden bireylerde daha sık görüldüğünü, çabuk sıkılan, anlık zevkler peşinde koşan, odaklanmakta zorluk çeken bireylerin de risk altında sayılabileceğini söyleyen Şekerci, şu ifadeleri kullandı:
“Çocukluk yaşantılarına bakıldığında otoriter ve baskıcı bir ailede büyüyen kişilerde eksiksiz, hatasız, mükemmel olma çabaları nedeniyle artan başarısızlık korkularının ertelemeye yol açabilir. Tüm bunlara ek olarak iç ve dış motivasyon kaynaklarının azlığı da işe başlama ve sürdürme anlamında olumsuz rol oynayabilir.”
Bu sorunun çözümü için öncelikle kişinin neleri ve neden ertelediğinin saptamasının önemli olduğunu, herhangi bir işe başlamadan önce dikkati dağıtabilecek şeylerin mümkün olduğunca uzaklaştırılması gerektiğini belirten Şekerci, her şeyi aynı anda yapmaya çalışmanın getireceği stres ve yoğunluğun kişiyi tepkisel olarak hiçbir şey yapmamaya itebileceğini söyledi.
Bu nedenle işlerin zaman ve önem sırasına göre ufak ufak parçalara ayrılmasının işe yarayabileceğini vurgulayan Şekerci, “Ufak bir işin tamamlamasın kişiyi daha iyi hissettirerek sonraki planlama sürecinde de motivasyon kaynağı olur” dedi.
ALINTI KAYNAK: https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/bir-sorudan-fazlasi-neden-surekli-erteliyorum-42214417