Türk futbolunun en çok tartışılan konularından biri genç oyuncuların yeteri kadar süre alamaması ve kulüplerin altyapılarından yıldız çıkarmayı bir türlü başaramaması.
Halbuki Avrupa’daki genç yetenekler, yıldızlarla dolu rekabetçi liglerde mücadele eden takımlarında forma giyme şansı bulabiliyor. Ne yazık ki aynı durum ülkemizdeki yıldız adayları için geçerli değil. Genç futbolcuların çoğu yedek kulübesinde oturtulurken bazıları da istenen seviyede olmadıkları gerekçesiyle Süper Lig’de orta sıralarda mücadele edilen takımlara ya da alt liglerdeki kulüplere kiralık olarak gönderiliyor.
Bu anlayış oyuncuların daha çok süre alarak ‘pişmeleri’ için kabul edilebilir ancak genç yeteneklerin büyük bir çoğunluğu, takımlarına geri döndüklerinde kendilerini transfer listesinde buluyor. Çoğu zaman kiralık gönderilen oyuncunun da şans bulmadığı görülüyor.
Bu oyuncular içinde bulduğu şansa dört elle sarılanlar ve yeteneği görmezden gelinemeyecek kadar parlak olanlar da var. En son örnek ise Arda Güler…
Türk futbolunun son dönemde yetiştirdiği en önemli değerlerden biri olan Arda, yeteneği ve performansıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Kısa sürede dünya devi Real Madrid’e transfer oldu. Fenerbahçe ve A Milli Takım’da kalitesini ispatlayan yıldız solak için İspanyol devi, bonuslarla birlikte 30 milyon Euro bonservis bedeli ödedi.
Ancak bu transfer akla şu soruyu getiriyor: ‘Arda Güler’in Real Madrid yolculuğu Türk futbol altyapısı için ne anlama geliyor? Biz Arda Güler’ler yetiştirebiliyor muyuz yoksa Arda bir sistem hatası bir istisna mı?’
Bu sorudan yola çıkarak ülkemizde Arda gibi potansiyelli oyuncuların kimler olduğunu ve altyapıdaki sistemsel hataları, uzun yıllar pek çok kulübün akademisinde görev yapmış iki isim olan Teknik Direktör ve UEFA Antrenör Eğitmeni Emrah Bayraktar ve Teknik Sorumlu Semih Sezerli ile masaya yatırdık.
Fenerbahçe’den Real Madrid’e transferiyle Türk ve dünya basınında büyük ses getiren Arda Güler, takımının yer aldığı hazırlık turnuvasının antrenmanında sakatlanmıştı. The Athletic’in haberine göre Güler, dizinden ameliyat oldu / Fotoğraf: DHA
‘20 YILDA ULUSLARARASI DÜZEYDE 20 FUTBOLCU YETİŞTİREBİLDİYSEK…’
class=”medyanet-inline-adv”>
Emrah Bayraktar’a öncelikle uluslararası düzeyde az sayıda genç yetenek yetiştirmemizin tesadüf olup olmadığını sorduk.
class=”medyanet-inline-adv”>
Bayraktar, “20 yıldır genç oyuncu gelişiminin tüm aşamalarında çalışmış, hem Türkiye hem de Avrupa futbol akademilerini yakından takip eden ve yüzlerce profesyonel oyuncuya eli değmiş bir teknik direktör olarak söyleyebilirim ki son 20 yılda ülke futbolu olarak uluslararası düzeyde toplasanız en fazla 20 futbolcu yetiştirebildiysek bu bir tesadüftür” dedi.
Bayraktar, “Genç oyuncu gelişimi konusunda Türkiye’de bir kültür olmadığı için, tamamen bireysel çabalar üzerinden işler ilerliyor. Bu tür çabaların sonuçları da dönemsel oluyor ve devamlılığı gelmiyor” ifadelerini kullandı.
‘BİREYSEL ÇABA VAR, SİSTEM YOK’
Semih Sezerli de bu bireysel çabayı Arda Güler örneğine değinerek detaylandırdı:
class=”medyanet-inline-adv”>
“Göreve gelen yöneticilerin ilk cümleleri genelde, ‘Altyapıya önem vereceğiz; projeler üzerinde çalışıyoruz’ olur. Ama bu sözlerin devamı gelmez hatta bir daha lafı bile açılmaz. Daha sonra bir Arda Güler çıktığında herkes ‘Biz çıkardık’ yarışına girer. Aslında Arda’yı asıl çıkaran Gençlerbirliği’nde bulan ve takıma alan kimse onun üzerinden başlamak lazım bu hikâyeye. Yani bir bireysel çaba var, sistem yok ne yazık ki... Fenerbahçe ise Arda konusunda bunun sadece bir ayağı oldu. Arda zaten biliniyordu ve herkesin dikkatini çekiyordu. Yani Fenerbahçe gidip Arda’yı bir halının altından bulmadı. Daha fazla rakam verdiği için Arda’nın transferini gerçekleştirdi. Arda için ‘Fenerbahçe altyapısından yetişmiş’ diyemeyiz ama altyapıyı bir basamak haline getirip kullandığını söyleyebiliriz.”
class=”medyanet-inline-adv”>
‘YENİ ARDA GÜLER KİMSE OLAMAZ’
Şu an 2003-2006 doğumlular arasında yetenekli pek çok futbolcumuz var. Peki bu jenerasyon içinden yeni Arda Güler’ler çıkar mı?
Bu soruma Semih Sezerli, “Yeni bir Arda Güler kimse olamaz. Bunu çok açık ve net söyleyebilirim. Çünkü Arda örnek alınacak doğru bir isim değil, rekabet edilecek bir isim” cevabını verdi. Sezerli, şöyle devam etti:
“Arda Güler’in genetik kodları farklı. Yani doğuştan süper yetenekli. Böylesi bir genetik koda sahipseniz yapmanız gereken teknik, taktik ve sürekli çalışarak üstüne koymak oluyor. Arda bunu başarmış bir genç futbolcu. O nedenle ben şu an kimseyi Arda ile kıyaslamam. Ama ‘Ardagiller’ var mı? Türkiye’nin her yerinde var. Yani siz eğer ulaşmak isterseniz şu an Hakkari’de, Şırnak’ta, Batman’da, Kilis’te Arda Güler’in yeteneğine yakın futbolculuk hayali kuran gençler bulursunuz. Önemli olan buna ulaşabilme kapasitesi…”
‘EMİRHAN İLKHAN ŞU AN 2004 DOĞUMLULARIN İÇERİSİNDE EN İYİSİ’
class=”medyanet-inline-adv”>
2003-2006 arasındaki jenerasyonda gayet kıymetli ve yetenekli oyuncular olduğuna da dikkat çeken Semih Sezerli, “2003-2006 doğumlu genç yeteneklere baktığımızda hepsinin farklı özellikleri var. Örneğin Emirhan İlkhan çok yetenekli… Arda ile kıyaslayamayız, zaten pozisyon olarak aynı değiller. Ama kendi pozisyonunda Emirhan’ın, şu an 2004 doğumluların içinde Türkiye’nin en iyisi olduğunu söyleyebilirim. İtalya’ya transfer oldu ve pek de forma şansı bulamıyor. Ama bunların hepsi bir aşama. Emirhan İlkhan’ın gittikten sonraki süreci orada başarısız olduğunu göstermiyor. Onlar ona bir proje sunuyor. 6, 8, 12 ve 15 aylık sürece bakılarak bir değerlendirme yapılacaktır” ifadelerini kullandı.
Emrah Bayraktar ise bir isim söylemenin diğer gençlere haksızlık olacağının altını çizerek “Yurt dışında oynama potansiyeli yüksek gençler var ama önemli olan bu gençlerin profesyonel futbola geçişlerinin nasıl yapılacağı” dedi.
Bayraktar, “Bu yaşlarda doğru yönetilemeyen kariyerler veya kulüplerin yeterli özeni göstermemesi sonucu her yıl onlarca oyuncuyu potansiyeline ulaşamadan heba ediyoruz. Genç oyuncu gelişiminde eksik olduğumuz ve geliştirmemiz gereken birçok eksiğimiz olması bir yana en kötü olduğumuz nokta gençlerin profesyonel futbola geçişlerini iyi yönetemememiz” ifadelerini kullandı.
2004 doğumlular arasında en yetenekli isim olarak ön plana çıkan Emirhan İlkhan, 2013’te Florya 1923 Spor’da futbola başladı. 2014’te Beşiktaş altyapısına geçti. 5 Ağustos 2022’de ise 4,5 milyon Euro karşılığında Serie A takımlarından Torino’ya transfer oldu. Dört maçta forma şansı bulan İlkhan, gol ve asist katkısı yapamadı. Devre arasında yine Serie A ekiplerinden Sampdoria’ya kiralandı. Sekiz maçta forma giydi. 2022-23 sezonu sonunda Sampdoria küme düştü / Fotoğraf: DHA
‘BU İSİMLERİN ÇOĞU ŞANS BULAMAYACAK’
Emirhan İlkhan dışında pek çok yetenekli gencimiz var. İlk akla gelenler; Onuralp Çevikkan, Jankat Yılmaz, Kazımcan Karataş, Ahmetcan Kaplan, Emin Bayram, Ali Turap Bülbül, Efe ve Hamza Akman, Naci Ünüvar, Can Uzun, Emre Gökay, Yasin Özcan, Ravil Tagir, Serdar Saatçi, Oğuzhan Yılmaz, Bartuğ Elmaz, Baran Aksaka, Ege Tıknaz, Ömer Faruk Beyaz, Bora Aydınlık, Semih Kılıçsoy, Emirhan Arkutcu…
Bu noktada şu sorunun cevabı çok önemli: ‘Bu isimler ve diğer yetenekli gençlerimiz, gelişimlerini doğru şekilde sürdürmek için hangi adımları izlemeli?’
“Bu isimlerin çoğu yeterli şansı bulamıyor ve bu anlayışla da bulamayacaklar” diyen Emrah Bayraktar şöyle devam etti: “Kulüplerin gençlerin gelişimi konusunda izledikleri politikalar çok kötü hatta birçoğunun bir politikası dahi yok. Yazılı bir gelişim mutabakatından bahsediyorum. Şu anki anlayış ‘Yetenekliyse çıkar oynar’ söyleminden öteye geçmiyor. Oysaki iş bu kadar amatörce söylemlerle yönetilemeyecek kadar uzmanlık gerektiriyor.”
‘YÖNETİMLER, ANTRENÖRLER ÇOK HIZLI DEĞİŞİYOR’
A takımda gençlerle çalışmayı seven, yarışırken aynı zamanda bu gençlerin gelişimlerine de özen gösteren bir teknik direktör varsa o dönemdeki gençlerin şanslı olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Teknik adamlardan beklenti sadece skor odaklı olunca, zaten belirli süre hatta bazen birkaç hafta görev yapan teknik adamların da eli kolu bağlanıyor. Geneli böyle, arada buna özen gösteren kulüp varsa da istisnadan öteye geçmiyor. Bireysel çabalar üzerinden işler ilerliyor. Bir gün ilgili bir yönetici, iyi bir akademi direktörü ve yetenekli altyapı antrenörleri bir arada çalışıyor. O dönem akademide işler iyi ilerliyor. Ama devamlılığı olmuyor. Yönetimler, direktörler ve antrenörler hızla değişiyor. Futbol sektörü sabır, emek ve devamlılık gibi kavramlara ne yazık ki çok uzak…” ifadelerini kullandı.
Grafik: Sevin Turan
‘TÜRKİYE’DE KİRALIK FORMÜLÜ İYİ İŞLEMİYOR’
Genç bir oyuncunun her zaman kulübün A takım antrenman havuzunda kalacak diye bir kaide olmadığına dikkat çeken Semih Sezerli, “Sorun şu ki, Türkiye’de kiralık formülü de iyi işlemiyor” dedi. Sezerli şu detayların altını çizdi:
“Oyuncu kiralık gidiyor ama asıl kulübü oyuncunun takibini doğru bir şekilde yapmıyor. Bir de dikkat edin genç yetenekler genelde kulübün ilişkilerinin iyi olduğu yere veriliyor. Sezon sonuna kadar da orada takibi yapılmıyor. Yapılsa bile kiralık göndereceğiniz kulübü çok iyi seçmeniz lazım. Hangi lig seviyesinde? Ne tarz bir oyun oynuyorlar? Size futbol anlayışı olarak yakınlığı var mı? Hangi teknik direktörle çalışılıyor? Bu gibi soruların cevapları çok önemli… Diyelim 19 yaşında bir genç yıldız adayını bir kulübe kiralık gönderdiniz ve sezon içinde takımda üç kere teknik direktör değişti. Böyle bir ortamda oyuncunuz gelişebilir mi? Ne yazık ki bu tip olaylar liglerimizde yaşanıyor.”
2003-2006 jenerasyonu içinde şu an takımlarında diğerlerine göre en çok forma şansı bulanlar; soldan sağa Kazımcan Karataş (G.Saray), Emin Bayram (G.Saray), Ömer Faruk Beyaz (Hatayspor) / Fotoğraflar: DHA
GENÇ OYUNCULARIN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER NELER?
Genç oyuncuların da kendi gelişimleri için doğru kararlar vermesi gerektiğini söyleyen Emrah Bayraktar, şu dört faktöre dikkat çekti:
“Birincisi kaliteli antrenörlerle çalışmak, ikincisi kendi seviyesine uygun takım arkadaşlarıyla antrenman yapmak, üçüncüsü zorluk derecesi yüksek anlamlı sayıda maç yapmak, dördüncüsü de çok sayıda uluslararası turnuva maçı oynamak…”
Bayraktar, profesyonelliğe geçiş aşamasındaki gençleri de şu sözlerle uyardı:
“Kendilerinin gelişimini takip eden, onlara süre vermeye çalışan, düzenli 11 oyuncuları olmaları için bir yol haritası olan, doğru kulüp ortamı, doğru ülke, doğru lig seviyesi ve doğru teknik direktörle çalışmayı tercih etmeliler. Akademilerden çıkan oyuncular için bu rehberliği de mutlaka kulüplerin yapması gerekiyor. Kulüplerin ilgisiz ve yetersiz kaldığı noktada genç oyuncular birçok farklı tavsiyeyle baş etmek zorunda kalıyor ve sahadan kafaca uzaklaşıyorlar. Ve artık o noktadan sonra kimi kendince doğru kimi ise yanlış tercihlerde bulunuyor. Gençlerin en kırılgan en hassas olduğu bu süreç, ne yazık ki iyi yönetilemiyor.”
‘ÜÇ YERLİ KURALIYLA DEVAM EDİLMESİ GENÇLER İÇİN DOĞRU’
Futbolumuzda sürekli tartışılan bir diğer konu da yerli kuralı… Kimisi futbolda pasaportun oynamadığını savunurken kimisi de genç yeteneklerin süre bulması için yerli kuralını çok önemsiyor. Peki yıldız adayları için yerli kuralı doğru mu yönetiliyor?
Semih Sezerli yerli kuralının devam etmesi gerektiğini savunanlardan… Sezerli, “Üç yerliyle devam etme kararı kulüplerin tepkisine rağmen çok doğru oldu. Diyelim ki bu sayı beş oldu. O zaman kulüpler daha çok akademilerine yönelecek” dedi.
Ancak kulüpler sayı artınca da akademiden oyuncu oynatmayı tercih etmiyor. Bu sefer 200-300 bin Euro değerindeki bir yerli oyuncu için istenen bonservis bedeli 5-6 milyon Euro’yu görüyor. Gerçekten de kuraldaki sayının artması çözüm olur mu?
“Bunun ekonomik olarak sürdürülebilir olması mümkün değil” diyen Sezerli, “Bir süre sonra kulüpler o paraları vermeyecek noktaya gelecek. Evet, bu denemeler olacak. 2 milyon Euro’luk oyuncu 10 milyon Euro olacak. Ama böyle oyuncuları ne kadar süre dışarıdan bulabilirsiniz? Mecburen bir süre sonra içeriden alıp üretmek zorunda kalacaklar” dedi.
“İkinci fonksiyon olarak da işin içine bir kural daha sokabilirsiniz” diyen Sezerli, “‘Beş yerli ilk 11 başlayacak, beş yerlinin şu kadarı da akademinden yetişmiş olacak’ gibi bir formül uygulanabilir. Çok basit şeyler aslında bunlar. Ama burada kulüplerin tepkisi negatif anlamda ister istemez federasyonun da elini kolunu bağlıyor” ifadelerini kullandı.
Futbol kulüplerinde altyapı kavramı 13 yaş ve üzeri çocuk ve gençlerin oluşturduğu yarışmacı takımlar olarak adlandırılıyor / Fotoğraf: iStock
ALT YAPILARIN GELİŞMESİ İÇİN ATILMASI GEREKEN ADIMLAR NELER?
Ülkemizde alt yapıların gelişmesi için atılması gereken adımları yedi maddede sıralayan Emrah Bayraktar, şu bilgilerin altını çizdi:
1- Eğitim… Akademilerde çalışan tüm antrenör, personel ve destek uzman kadroların düzenli eğitimi ve denetimi gerekiyor.
2- Uzmanlaşmış altyapı antrenörlerinin bu alanda devamlılığını sağlamak çok önemli… Örneğin doğru maaş politikası gibi…
3- Kaliteli futbol eğitimine çocukların ve gençlerin, Türkiye’nin her yerinde ulaşabilmesini sağlamak.
4- Türkiye’nin her ilinde 8-18 yaş arası organize futbol olmasını sağlamak çok önemli…
5- Türkiye Futbol Federasyonu’nun profesyonel kulüplerin futbol akademilerine yatırım yapmasını teşvik etmesi ve zorunlu kılması gerekiyor. Fiziksel koşullar başta olmak üzere diğer tüm alanlar da dâhil.
6- Genç milli takımlarda, bu alanda minimum 10 yıl çalışmış tecrübeli ve yetenekli antrenörlere görev verilmesi lazım.
7- Profesyonel liglerin gençlerin daha çok oynamalarına fırsat verecek şekilde tekrar düzenlenmesi gerekiyor.
ALINTI KAYNAK: https://www.hurriyet.com.tr/sporarena/genc-oyuncu-neden-yetistiremiyoruz-yeni-arda-guler-kim-olabilir-2004-dogumlular-arasinda-en-iyisi-42316343